Bülbülü Öldürmek

Bülbülü Öldürmek

Harper Lee

EdebiyatRomanTarihKlasik

E-Kitap

bitirildi

Bir insanın ayakkabılarını giyip bir süre onlarla gezinmedikten sonra o adamı tanıyamazsınız.
Komşular biri öldüğü zaman yiyecek, hastalandığı zaman çiçek getirirler. Bu arada birbirlerine ufak tefek şeyler verirler. Boo bizim komşumuzdu. Bize iki sabundan bebek, bozuk bir saatle bir zincir, bir çift şans parası ve hayatlarımızı vermişti. Ama komşular aldıkları gibi verirler de. Biz ağaç kovuğundan aldıklarımızı hiçbir zaman ödeyemedik: Biz Boo’ya bir şey vermedik... İşte içime hüzün veren şey bu.
Hiç sebepsiz yere ölen bir zenci çocuk var. Bu ölümden sorumlu olan kişi de öldü. Bırakın da bu sefer ölüler ölüleri gömsün Bay Finch. Ölüler ölüleri gömsün.
Bayan Gates’in, bunlara bir ders vermenin zamanı geldi, neredeyse bir gün bizlerle evlenmeye kalkışacaklar, dediğini duydum. Jem, Hitler konusunda bu kadar kötü şeyler düşünürken nasıl olur da, kendi ülkesinde, kendi vatandaşlarına karşı çirkin davranışlarda bulunur...
Sonunda insanların garip yaratıklar olduğuna, zorunlu olmadıkça uzun uzun onları düşünmemeye karar verdim.
’Ben de öyle düşünmüştüm?’ dedi. ’Senin yaşındayken. Bir tür insan varsa niçin birbirleriyle geçinemiyorlar? Hepsi birbirine benziyorsa, niçin birbirlerini kırmak için bu kadar çaba harcıyorlar? Scout, öyle sanıyorum ki, bir şeyi anlamak üzereyim, Boo Radley’in bunca yıl niçin evine kapandığını anlıyor gibiyim... Çünkü evinde kalmak istiyor...’
Hayır, herkes okuma yazma öğrenebilir. Kimse anasının karnından okuma yazma bilerek doğmaz. Walter, nazik ve terbiyeli bir çocuk olabilecekken okulda geri kalıyor. Çünkü arada sırada babasına yardım etmek için okula gelemiyor. Bence Walter’ın bir suçu yok. Jem bana sorarsan sadece bir tür insan var. O da insanın kendisi.
Oğlum, sen ve senin gibi on bir oğlan o jüride olsaydı, bugün Tom Robinson özgür bir kişi olarak aramızda dolaşıyor olurdu. Onun için hayatındaki hiçbir şeyin mantığını etkilemesine izin verme.
Dill, "Büyüdüğüm zaman galiba palyaço olacağım," dedi. Jem’le olduğumuz yerde kalakaldık. "Evet efendim, palyaço," dedi. "Dünyada insanlara gülmekten başka bir şey yapamıyorum. Şuraya bakın..." Parmağıyla onları gösteriyordu. "Şunların her biri birer cadı." "Palyaçolar üzgündür Dill," dedi Jem. "Onlara bakıp gülenler diğerleridir."
"Atticus..." dedi Jem. Atticus kapının önündeydi. Döndü. "Ne var oğlum?" "Bunu nasıl yapabilirler! Nasıl?" "Bilmiyorum. Yaptılar işte. Daha önce de yapmışlardı. Bu gece de yaptılar. Gene yapacaklar. Böyle bir şey yaptıkları zaman galiba sadece çocuklar ağlıyor. İyi geceler!"
Başını Dill’den yana salladı. "Bunun duyguları daha sertleşmemiş. Bir parça büyüsün, hoş görmeyi, katlanmayı öğrenecektir. Hastalanmayacak, ağlamayacaktır. İnsan olarak birçok şeye üzülecektir ama... artık ağlamayacaktır. Ancak birkaç yıl ister." "Ağlamak mı Bay Raymond, neye?" diye sordu Dill. Erkek olduğunu kavramaya başlamıştı sanırım. "İnsanların birbirlerine verdikleri acıya... Kimilerinin hiç düşünmeden neden oldukları felaketlere. Beyazların siyahlara yaşattığı cehennem hayatına... Onların da birer insan olduklarını akıllarına bile getirmeyişlerine..."
Aramızda kalsın Bayan Finch, ben içkiye düşkün değilim. Ama hiçbir zaman yaşadığım hayatı, yaşamak istediğim hayat olduğu için yaşadığımı anlayamayacaklar."
Bay Finch, siz de benim gibi bir zenci olsanız, siz de korkardınız.
Tanık kürsüsünde duran adamı en yakın komşusundan üstün kılan şey, iyi bir sabunla iyice ovulduğunda altından rengi çıkacak olan beyaz derisiydi.
Kalabalık, ne olursa olsun insanlardan oluşur. Bay Cunningham dün gece bir kalabalığın parçasıydı. Ama insanlığını kaybetmemişti. Bütün küçük Güney kasabalarında, bütün küçük kalabalıklar tek tek insanlardan oluşur, biliyorsun. Sekiz yaşındaki küçük bir çocuk onların aklını başına getirmedi mi? Demek ki hâlâ insan oldukları için, insancıl yönlerinden yararlanarak sorunlar halledilebilir. Hımmm... belki de çocuklardan oluşan bir polis gücümüz olsa iyi olur... Dün akşam Bay Cunningham’a baba olduğunu hatırlattınız, bir an kendini benim yerime koydu. Bu da yetti zaten."
Sonra hiç kimse yanında, kendisinden daha bilgili birini istemez. Rahatsız olurlar. Doğru konuşmakla onlara doğru konuşmayı öğretemezsiniz. Kendileri öğrenmeliler... Bir şeyler öğrenmek istemedikleri zaman ağzınızı kapatıp onlar gibi konuşmaktan başka çare kalmaz."
Bülbüller bir şey yapmazlar. Yalnız öterler. Bahçelerdeki tohumları yemez, çiçeklere zarar vermezler. Yalnız bizim için tatlı tatlı öterler. Bunun için bülbülü öldürmek günahtır.
"Senin yerinde olsam, arka bahçede teneke kutulara nişan alırdım," dedi. "Ama kuşların peşine düşeceğini biliyorum. İstediğin kadar kuş avlayabilirsin, ama sakın bülbüle dokunma. Zararsız olanları öldürmenin günah olduğunu aklından çıkarma."
"Yüz yıl geri kalmamız, kazanmaya gayret etmememizi gerektirmez."
"Henüz hiçbir şey anlamayacak kadar küçüksün," dedi. "Ama bazen bir insanın elindeki İncil, babanın elindeki viski kadehinden daha tehlikeli olabiliyor."
"Basit bir kuralı öğrenirsen, herkesle daha iyi geçinirsin Scout. Bir insanı, sorunu onun açısından düşünmeye alışmadıkça anlaman olanaksızdır."
"Efendim?"
"Derisinin içine girip gezineceksin."
Okumayı asla sevmezdim. İnsan soluk almaktan hoşlanmaz ki.

© 2024

Taylan Tatlı

TwitterGithubInstagram